İstanbul’da Çay İçmeye Doyamayacağınız 5 Retro Cafe!

Anılar; siz nereye giderseniz gidin, bir gün onu bulacağınızdan emin bekler durur köşe başında. Ansızın karşılaşılan eski bir dost gibi görünüverir. Bazen bir demlikte gösterir kendini, bazen bir resim, bazen bir taş plakta…

İşte size; her an bir anı ile yüzleşme ihtimali yaratan 5 retro cafe önerisi!

Çayınızı bu duraklarda içmeye doyamayacaksınız:)

Balat- Naftalin K.

Sıcacık sobanın yanında uyuyan kedi, hafif hafif çalan taş plak, Ses dergisinin kapaklarıyla süslü duvarlar, kedi kitaplığı, 80’lerin abajurları, 60’lı yılların kaşıkları derken sanki bambaşka bir dünyada açacaksınız gözünüzü. Güler yüzlü sahipleri ile sohbet edecek, el yapımı nar çaylarını, keklerini deneyeceksiniz. Oturduğunuz sandalyeden baktığınız aynaya kadar her şey bir hatıranın parçası burada.

Şuradan detaylı incelemesini okuyabilirsiniz.

Galata- Velvet Cafe

Ütüm şehri saran un helvaları, yüzyıllık fincanlar, taş plaklar, eski resimler derken duvarı süsleyen anne gelinliği, yansıması yüzünüze vuran kristal avizeler derken tek tek her detayın hikayesini dinlemek isteyeceksiniz. Annesi ve teyzesinin desteğini alarak açılışı yapan mekan sahibi sizi evinize misafir gelmişsiniz gibi hissettirecek.

Şuradan hem hikayesini, hem diğer detayları okumalısınız:)

Fatih- Telve Cafe

 

El ile yazılmış menüleri, birazdan çalacakmış gibi duran antika telefon, masaları süsleyen danteller, emaye kurabiyelikler derken içeri girer girmez sizi havaya sokan nev-i şahsına münhasır bir nokta burası. Sahibi her detay ile tek tek ilgileniyor. El yapımı çay yanı atıştırmalıkları, tatlıları derken, bir konuşma, bir eskiye özlem saracak dört yanınızı. Demedi demeyin,

Şuradan bi bakın derim…

Caferağa- Kadıköy-Pappa Cafe

üst katına çıkıp, mola verin renkli ve fazla hızlı hayatınıza. Bir kitap seçin, oturun cam kenarındaki gri koltuklardan birisine. Aşağıdan gelen kek kokularına karışsın hatıralarınız. Eski daktiloyu düşünün, kimin parmakları gezmişti üzerinde kim bilir? Ya peki şu abajur, hangi veda mektuplarını okumak için yanıp sönmüştü? Ah Pappa cafe ah 🙂 Çay içirirsin sen adama…

 

Şuradan okuyabilirsiniz keşif yazımı 🙂

Moda-Kadıköy- Fahriye Cafe

Ne güzel kadındır sen ”Fahriye Abla” demeden başlanmaz şimdi. Kendisi el yapımı lezzetler ile buram buram kokan, sıcacık bir mekandır. Müjde Ar ile keyifli bir yolculuk için sizi Moda’da beklemektedir. Hülyalı hülyalı bakan kedisi, ”aaa çocukken bizde de vardı buu” dedirten objeleri ve tavşan kanı çayı ile olmazsa olmaz noktalardandır. Yakında detaylıca yazacağım bu noktayı da.

Ne diyorduk?

Heh, anılarla çay ne de güzel gider değil mi?

Çayınız da mutlu anılarınız da hiç eksik olmasın:)

Eğer sizin de farklı önerileriniz varsa lütfen yazın:)

 

Share

Yorumlar

  1. Merhabalar harika, sıcacık bir yazı olmuş.. Ellerinize sağlık.. Cuma ve kış.. Öylesine yazdığınız tarz ve moddayım ki.. Sayenizde Fahriye Cafe’ye uğrayacağım sanırım..

    Cevapla
  2. Son zamanlarda okuduğum en güzel,merak uyandıran mekan yazılarından.HATTA TÜM YAZILARDAN! Hepsini en kısa zamanda ziyaret etmeyi planlıyorum. Ellerine sağlık.

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir