The post Neden Çay Blogu Yazıyorum? appeared first on Çay Aşkı.
]]>Türkiye’deki blogger evrimini yakından yaşayan birisiyim. Mesleğim gereği sosyal medyanın hep kalbinde çalıştığımı söyleyebilirim. Yine ülkemizdeki ilk blog yazarlarından da birisiyim. Oldum olası keşfetmeyi ve paylaşmayı çok seviyorum. Hayata dair ne varsa! Fakat çay, benim için bir merakla başlayıp bir tutkuya dönüştü. Baktım ki blogumun çok fazla bir kısmı çayla ilgili. Aktif bir çay blogu da yoktu o zaman Türkiye’de. İlk olmak istedim, aşık olduğum bu hobi için kolları sıvadım. Ne de güzel oldu. Gezdikçe, tattıkça daha da çok bağlandım diyebilirim. Öğrendikçe, anlattıkça, dinledikçe bu aşkın bana ne kadar iyi geldiğini, bana ne kadar yakıştığını gördüm. Başladığım günden beni ticari bir kaygım olmadı. Evime aldığım her çay objesini özenle sakladım, korudum, paylaştım. Her arkadaşıma bıkmadan, usanmadan çay ikram ettim. Böylece artık çevremde bir çok kişinin aklına geliyorum çay dediklerinde. Yani bu benim sadece blogum değil, aynı zamanda hayatım. Çalıştığım tüm şirketlerde masamdaki değişik çaylar çekti insanları, bu şekilde tanıştım yavaş yavaş.
Ben bunu yaşıyorum! Eşim bana çay alıyor, dostlarım çay alıyor. Bunun beni mutlu edeceğini biliyorlar. Ben bu yüzden yaşadığım şeyi sadece yazmaya, paylaşmaya başladım. Markalar beni buldu, samimi duruşuma inandılar. Onlar paylaştıkça daha çok denedim. Ne mutlu ki bana ülkemdeki hemen hemen tüm markalarla iletişim halindeyim. Bir işi yaparken öncelik belirlemek çok önemli bana kalırsa. Benim önceliğim gerçekten çay denemek, paylaşmak, çay severlerle iletişimde olmak. Bu yüzden de yaptığım iş beni tatmin ediyor. Benimle iletişime geçenlerde de aynı samimi duruşu arıyorum. ”Aman reklam yapsın” değil, ”gerçekten bizi de tanısın” diyenleri seviyorum, değer veriyorum. ”Yazılsın, bitsin, rapor vereyim” diyenlere değil. Yaptığı işi seven, takip eden, gerçekten diyalog kurabilenlere saygı duyuyorum. (iletişim bu değil midir?)
Diğer bloglarımı da bu sene tamamen kapattım. Çünkü kısıtlı vaktimi gerçekten mutlu olmak için ayırmak istedim. Maddi kaygılar için, daha çok konuşulmak için, sadece bir kez kullanacağım fazladan bir ürün için kendime yük yapmak istemedim. Bence kimse yapmasaydı, ülkemizde dijital iletişimler çok daha doğru ilerleyebilirdi. Zaten stresli bir hayatta yaşıyoruz. Blogumun da bana stres kaynağı olmasını istemedim. Oh,
İyi çay için uzak yollara giderim, uzun konuşmalar yaparım ve uzun bir günün ardından (bebeği olanlar günün ne kadar uzayabileceğini iyi bilir) yazının başına oturabilirim. Demek ki sevdiğim şey ile mutluyum! ve en önemlisi ben gerçeğim. Yani para alıp yazmıyorum, reklam alıp, öne çıkarmıyorum. Tamamen gerçeğim:)
Aslına bakarsanız çay felsefesi de bize bir sürü güzel şeyi öğütler. Duyabilene ne mutlu!
Bu anlamda çayı seven herkesle güzel bir iletişim kurulabileceğine inanıyorum. Tabi aynı niyeti besliyorlarsa. Önceliklerinde mutlu olmak, tutkularını paylaşmak varsa… Ben bir çay blogu yazıyorum ve daha iyi olmak için çabalıyorum. Siz de bir çay severseniz benimle iletişime geçebilirsiniz. Ya da bir markanız varsa beni tanıştırabilirsiniz. Bu beni çok mutlu eder…
Paylaşarak büyür tüm sevgiler ve paylaştıkça güzelleşir…
Çay da öyle!
The post Neden Çay Blogu Yazıyorum? appeared first on Çay Aşkı.
]]>The post Naturali Bitki Çaylarını Denedim! appeared first on Çay Aşkı.
]]>Bazı markalar yıllarca reklam yapmış, kazınmış beyinlerimize. Akıllarımızda sadece onlar ve çizdiği imajlar var. Oysa o kadar içte,n o kadar emek ile yürüyen marka var ki ülkemizde. Üstelik doğal, üstelik çok daha katkısızlar. Üşenmeden keşfetmek, denemek, şans vermek gerekli. İşte onlardan birisi;
Naturali markasından, yetkililerinden gelen bir mail ile haberdar oldum. Oldukça nazik, samimi ve çay sevgisiyle yazılmış bir maildi. Onların da çay konusunda diyecekleri vardı ve bloguma konuk olmak istiyorlardı. Sonra bana çaylarından seçtikleri 3 çeşidi denemem için gönderdiler. Ben de aylaar geçirdim o çaylarla. Neden böyle oldu bilmiyorum ama gitmeler, gelmeler yaz telaşı derken geçti zaman işte:) Bir kere bile dönüp beni daraltmadılar, reklam yapmamı istemediler. Bu ne demek? Ürünlerini tanıyorlar, çayı seviyorlar ve iletişimlerinde gerçekçiler demek. En azından benim kurallarımda öyle:) Vanilyalı Rooibos, yeşil çay ve papatya çaylarını denedim. Üçü de benden yıldız aldı. Diyeceksiniz ki papatyanın nesi yıldız aldı?
Hemen söyleyeyim, toz içinde olmaması, parça pinçik olmaması, soluk renkli olmaması, mis gibi kokması, sıcak suya rengini kolayca verebilmesi… Bunlar her zaman bulacağınız standartlar değil artık. Aktarlarda ne yazık ki bitki çayları parçalanıyor, eskiyor, tozlanıyor. Ne kötü…
Oysa iyi hissetmek için içtiğimiz bitki çaylarının daha özenli olması gerekli. Naturali çaylarını Onur marketler, Happy Center gibi zincir marketlerde, getir uygulamasında, n11.com, hepsiburada.com, tazemasa.com gibi e-ticaret sitelerinde de rahatça bulabilirsiniz. Ben seçmece örnekler verdim sadece. Şuradan satış noktalarına bakabilirsiniz. Yani anlayacağınız bir kere markayı tanırsanız, bulmanız çok kolay:) Markanın geniş bir yelpazesi var.
Soğuk ya da sıcak demleleyebleceğiniz karışım meyve çayları, hepimizin bildiği bitki çayları, form çayı, bizler için yavaş yavaş popüler olma basamaklarını çıkan rooibos…Seçenekleri de az değil.
Bunların yanı sıra markanın eksikleri yok mu? Evet var, web sitesi ve sosyal medya konularında yeterli olmayışları şimdilik bir eksiklik bana kalırsa. Bu yazıdan sonra onlara da önerilerim olacak elbette, hızla güncelleyeceklerine eminim:) Mesela kendilerini ve markalarının yola çıkış hikayesini sitelerinde bulmak, yazmak isterdim. Ürünleri oldukça kaliteli bana kalırsa daha çok sosyal medyada görünür olmalarını, daha çok ”gerçek” fotoğraf eklemelerini isterdim…
Bitki çayı severlerden özenli paketleriyle tam puan alacaklar zaten, biraz daha dijital varlık harika olur!
Nefret ediyorum toz içinde, paketi buruş buruş olan çaylardan, yaşasın yepisyeni paketler, mis gibi her gramını kullanabileceğin içerikler! Marketlerde rastlarsanız deneyebilirsiniz dostlar.
Yolları açık, tanıyanları bol olsun!
The post Naturali Bitki Çaylarını Denedim! appeared first on Çay Aşkı.
]]>The post Lipton’dan Yeni Lezzetler: Karanfilli, Tarçınlı,Limonlu Siyah Çay! appeared first on Çay Aşkı.
]]>Bana kalırsa çay markalarının en büyük eksiği, çay sattıkları halkı izlememeleri. Bu anlamda Lipton’un yeni çaylarını takdir ettim, sizlerle de paylaşmak istedim. Demlik poşet çaylarında üç yeni tat çıkarmışlar,
Karanfilli siyah çay, tarçınlı siyah çay ve limon aromalı siyah çay. Bu tatların hepsi biz Türklerin en çok kullandığı alternatifler. Çayın suyuna karanfil katan, limonla içen bizim için oldukça da gerçekçi ve güzel seçenekler. 48’li paketlerle satılan lezzetleri ilk fırsatta denemek istiyorum. Aslına bakarsanız denemek ve tarafımızı seçmek için daha ufak sayıda numune kutularda satışa çıksa harika olurdu, deneyip beğenmeme ihtimali olan lezzetler için büyük kutular bana kalırsa. Bu da benim minik eleştirim olsun. Fakat güzel hareket olduğu kesin.
Bunu da söylemiş, haber etmiş olayım.
The post Lipton’dan Yeni Lezzetler: Karanfilli, Tarçınlı,Limonlu Siyah Çay! appeared first on Çay Aşkı.
]]>The post Minik, Mutlu ve Trend Çay Kutuları: Tafelgut Tea appeared first on Çay Aşkı.
]]>İşte hem kutu tasarımalrı hem de benzersiz karışımlarıyla trend olan o minik, sihirli kutular ”Tafelgut Çayları”
Türkiye’de henüz sadece özel çayların peşine düşenlerin bulduğu Tafelgut çayları aslında dünyada bir çok ülkede oldukça popüler. Almanya’dan ithal edilen çaylar iki boy minik ve büyük kutulardaki çaylar özel harmanlardan oluşuyor. Farklı seriler halinde sürekli yenilenen bir dinamikle satılan çaylar aynı zamanda oldukça kaliteli ve benzersiz harmanlardan oluşuyor. Anne çayları, çocuklar için özel çaylar, relax çayları, detox çayları derken oldukça geniş de bir yelpazesi var bu çayların.
Bu şirin kutularla ve Türkiye dağıtımcılarıyla İnstagram üzerinden tanıştık. Meğer çay dünyasının Chanel’iymiş Tafelgut.
Hem ülkemizde hem de Orta doğu kanalında bu çayın satışını yapan güçlü bir anne karşıladı beni. Harika değil mi? Güzel markalar, güzel insanlarla büyüsün, tanınsın dilerim:) Çayların tüm ülkeler için fiyatları belirli bir bantta satılıyor. Dediğim gibi marka ve karışımlar özel. Her zaman satın alabileceğimiz çaylardan biraz daha yüksek fiyatlara sahipler doğal olarak. 35 gr.lık küçük kutular 25-35 TL arasında. Büyük kutular ise 55-80 TL arasında. Biz buna biraz da çay adına şampanya açtırmak gibi diyelim en iyisi, Tabi bu kadar farklı çeşit arasında nasıl seçersiniz bilmiyorum:) kendinize özel bir hediye almak, kendinizi özel hissetmek istediğiniz günlerden birisinde alınabilir bence, sonra da hoop çay dolabınızın en nadide köşesine iliştirebilirsiniz. Markanın kutuları tam seyirlik zira.
Ben öncelikle Şans serisini denedim. Serinin içinden ”Good Mood Tea” ve ”For You Tea” ilk denediklerim oldu.
Good Mood; portakal notalı çayın içinde kurutulmuş elma parçaları, kurutulmuş nektar parçaları, incir parçaları, portakal parçaları, portakal granülleri ve aroma var. Kutunun arkasında 100 derece/4-5 kaşık/10-12 dakika formülü verilmiş ama ben 2 kaşık, 85 derece ve 4 dakika formülü ile gayet mutlu oldum. Bu tip özel çaylarda arka bilgileri çok dikkate almıyorum ben, damak tadı ve yoğunluk taleplerimiz değişik çünkü. Kutunun kapağını açtığınızda keskin bir koku karşılıyor sizi, içimi yumuşak, aromanın damakta kalışı uzun ve yumuşak.
For You Tea: portakallı dondurma tadında bir çay! İçinde kurutulmuş elma parçaları, kuru ve mayalanmış elma parçaları- altın çilek, özel bir nane türü, aynı safa çiçeği, aspir yani yalancı safran ve tatlandırıcı var. Portakal, bu çay içinde de oldukça baskın. Ben bu çayın, sütle de çok yakışacağını, keskin tadını yumuşatacağını düşünüyorum. Porselen fincanlarla, günü özelleştirmek için rafından alıp kullanabileceğiniz çaylarmış bunlar. Asla her günün çayı değiller o konuda kesinim. Tatları da her damak tadının kavrayacağı sıradanlıkta değil. Zaten markanın esas sayfasında da buna vurgu yapılıyor. özel tatlar aradıklarını, sıradanlıktan özel olduklarını özellikle belirtiyorlar. Sanki çay değil bir moda markası Tafelgut. Tüm katalogları o kadar güzel doldurmuş ki!
Eğer siz de çay özelinde damak hafızanızı genişletmek isterseniz deneyebilirsiniz. Şuradan diğer çayları da görebilir ve mesajla iletişime geçebilirsiniz.
Detox serilerini de en yakın zamanda yazıyor olacağım.
Dünya da trend olmuş bu çayları deneyebildiğim için oldukça mutluyum,
Yaşasın hem seyirlik, hem tadımlık çaylar!
The post Minik, Mutlu ve Trend Çay Kutuları: Tafelgut Tea appeared first on Çay Aşkı.
]]>The post Damağımı Kandırdım, Pişman Değilim: Doğadan Bergamot’lu Yeşil Çay appeared first on Çay Aşkı.
]]>
Yeşil çay içemeye halk olarak direnç gösteriyoruz. Tabi, faydalı diye olabilir:) Tadı bize farklı geliyor olsa gerek, onu bütünüyle hayatımıza katamadık henüz. Doğadan’da bu açığı fark etmiş olacak ki; özellikle yeşil çay özelinde farklılıklar yapmaya başlamış. ”Yeni tatlarla birleşen yeşil çay için bir şans daha vermeye değer” diyerek ben de aralarından bir tanesini denedim. Evreka! Ben Doğadan bergamot’lu yeşil çayı pek sevdim. Damağımı kandırıyorum ne yalan söyleyeyim, aradığım şey de bu galiba:)
Siyah çay içtiğimi düşünürken damağım, aslında yeşil çay içiyorum. Bergamot tadını yıllar yılı sadece siyah çay ile birleştirdiğimizden dolayı olan bu yanılgı, bu sefer işime yaradı. Damağımda hiç acılık bırakmayan çayı pek sevdim ben. Böylece kahvaltıda da, hayal olan yeşil çayı içebiliyorum.
Google üzerinde araştırırken farklı markaların da benzer lezzette çay ürettiğini gördüm. Fakat bazıları pek beğenilmemiş gördüğüm kadarıyla. Eğer siz de yeşil çay’da hayal kırıklığı yaşayanlardansanız benim hatırıma bir de bu çaya şans verir misiniz?
Tam reklam yazısı oldu değil mi? Ama yok valla değil billa değil.
Yaşasın yeni birliktelikler, yaşasın şans verilen lezzetler!
The post Damağımı Kandırdım, Pişman Değilim: Doğadan Bergamot’lu Yeşil Çay appeared first on Çay Aşkı.
]]>