Istıkan Çay ”Koyu, Kopkoyu”

Ahmet Kaya demiş ki; ”sevdamız gibi çayımız da kaçak bizim” işte öyle bir gönül bağı kurmuş Istıkan çay kimi insanlarla. Koyu, kopkoyu bir çay bu…

Özellikle Doğu Anadolu’da çok sık tüketilen bir ceylon çayı. Eski ve klasik olarak bildiğimiz adıyla ”Kaçak Çay” artık kaçak olacak bir durumu kalmadı, marketlerde de bulabiliyoruz bu çayları ama bir kere dilimize yerleşmiş işte. Genel olarak bu tip çaylar; Karadeniz çaylarından çok daha farklı oluyor. Özellikle rengi, tavşan kanı tabir ettiğimiz o kıpkırmızı renge daha yakın, tatları daha buruk ve daha koyu oluyor.

Tabi gördüğü ilgi sebebi ile en çok sahtesi yapılan çayların başında da yine bu çaylar geliyor. Şimdiden şuraya yazayım: ”İstikham ve istikhan” şeklinde yazan markalar sahte:)

O yüzden dikkat etmeli, bandrollu olan çayları, güvenilir noktalardan satın almalısınız. Gelelim Istıkan çayın tadına; kendisini çok özel değerlendirmek gerekli bana kalırsa. Çünkü şimdiye kadar gördüğüm en yoğun siyah çaylardan birisi. Ekşi sözlükte birisi bu çay için ”cola mı içiyorsunuz çay mı belli değil” yazmış. Gerçekten de o kadar koyu:) Resimde gördüğünüz çayı sadece 2 kere salladım ve fincandan çıkardım. Saniyeler içinde kopkoyu olabilen çay, feci buruklaşabiliyor fazla tutarsanız. Dolayısı ile demleme süresi çok önemli.

Ben hem sallama poşet çayını hem de dökme çayını denedim. Tabi aslında bu kadar yoğun oluşu onu oldukça da bereketli yapıyor. Diğer dökme çaylardan koyacağınız 5 çorba kaşığı yerine bu çaydan 1- 1,5 çorba kaşığı koymanız çaya aynı demi veriyor. Bu tip çayları rize çayı ya da tomurcuk çaylarla karıştırmak bence pek iyi bir fikir değil. Yapmayın yani:) Çünkü özleri ve notaları çok farklı. Zaten ıstıkan’ın tadı çok baskın. Belki bu çayı demlerken suyuna katacağınız 2-3 adet karanfil, hafif olarak farklı bir tat verebilir. Fakat bilinmesi gerekiyor ki, bu çayı tiryakileri; şekersiz ve koyu şekilde içiyor. Ne var yani, biz kahvecilerin ölü dirilten Americano’larına laf ediyor muyuz değil mi?

Istıkan marka çayı internet üzerinden, eğer yolunuz düşerse Diyarbakır ya da Antakya’dan, Mardin’den, İstanbul’da iseniz Fatih Kadın Pazarı bölgesindeki tütüncülerde bulabilirsiniz. (bazı çaylar sanırım hala tezgah altı satılıyor. İstediğiniz çayı içeri girip biraz sessiz söylüyorsunuz, hoop arkadan geliyor.) Heyecanlı da bir iş ama ne olur ne olmaz, boyalı, can sağlığını tehdit eden bir şeye bulaşmayalım değil mi?

Öyle bir çay olsun ki; Batman’da kar yağarken içilsin, burukluğu bana Diyarbakır’ın güneşini hatırlatsın diyorsanız buyurun efendim.

Hem bazıları koyu, kopkoyu sever değil mi?