Çaylar Hazırsa İki Satır Yarışmamız Başlıyor!
Mart 03, 2016
Yer: Haberiniz var mı?
13 yorum
Çay neler yaptırır insana?
Aklına ansızın birisini düşürüverir, muhabbeti koyulaştırır, düşündürür,yazdırır, anlattırır…
Sahi, en son ne zaman çayınızı demleyip, köşenize çekilip, birisi için iki satır bir şeyler yazdınız?
Biz hem yazdık, hem sürprizli bir yarışma yaptık!
Uzun bir süre önce keşfettim; çok zaman olmuş ki, klavye kullanmaktan kalem tutmayı unutmuş, buzdolabı üzerine yapıştırdığım ufak notlardan başka hiç bir şey yazmamışım. Oysa ne çok severdim yazmayı ben. Kargacık burgacık harflerimi, kelime hatalarımı da severdim. Her biri ayrı bir hatıraydı geçen zamanlarım için. Bir gün dönüp baktığımda; henüz -da eklerini ayıramıyormuş ama sevdiklerime sürprizli notlar yazmaya hiç üşenmiyormuşum…
İşte bu düşünceler omzumda yaşamaya devam ederken tanıştım ”İki Satır” ile. Şehrin lezzetleriyle, düşündüren manzaralarıyla süslenmiş kartpostallarını görünce pek sevdim onları. Eskiden okul önü kırtasiyeler ne meşhurdu, hemen hepsinin kapısının önünde çeşit çeşit kartpostallardan oluşan metal askılar durur, önünden her geçişte tek tek bakılır, elde biriktirilir, akıldan isimler geçerken onlar için kıymetli birer mücevher alıyor edasıyla satın alınırdı. İşte İki Satır‘da bugünün o şirin kartpostalcısı olmuş. Birlikte çalıştığı fotoğrafçılar, şehrin en güzel karelerini yakalamış, onlar da ”İnsanlar hiç olmazsa iki satır yazsınlar” diye kartpostallara dönüştürmüşler. Tam da ”seni ne çok özledim ben” demelik kartlar olmuş bunlar.
Çay demlemelik, masa başına oturmalık, yazmaya kıyamadığın o kalemleri çıkartmalık, onun için sevgiyle iki satır yazmalık olmuş! Sadece bunlarla da kalmamışlar, ajandaları da ”ben buna yazmaya kıyamam” dediklerinizden. Yani lafın kısası; Çayın ilhamı gelince muhteşem bir ikili oldu gözümüzde İki Satır ve Çay Aşkı…
Uzun süre bunları düşündükten sonra dedik ki; belki de ilk adımı biz atmalıyız! Bu fikirle mini bir yarışma yapmak istedik. Hem size sevdiklerini yeniden anımsatacak, hem de yazmaya heveslendirecek bir adım oldu bu.
İşte detaylar;
Gözlerinizi kapatıp, ”Ne zamandır ki satır yazamadım” dediğiniz, kalbinizden geçen birisi için kartpostal arkası belki kısa ama sizin için anlamlı bir not düşlemenizi ve bu yazıya yorum olarak yazmanızı rica ediyorum. (notu yazdığınız kişiyi belirterek-canım arkadaşım, sevgilim, ablacığım gibi)
@ikisatır ve @cayaski sayfalarını da beğendikten sonra yarışmaya katılmış oluyorsunuz. İşte bu kadar!
Bu kalpten yazılan notlar arasından seçilecek 5 kişi; ikisatır’ın ”ah ah nerelere götürdü bu manzara beni” dedirten kartpostal setlerinden kazanacak. Dileğimiz o ki; gerçekten kalbinizden geçen o kişilere de kart yazıp yollayabilmeniz için güzel bir adım olacak bu. Eğer bu iletiyi sayfalarınızda da paylaşırsanız şansınız daha yüksek olacak bu arada:)
Yarışmamız bugün başlıyor, 11 Mart cuma saat 00:00’da sona erecek ve kazananlara yorum yaparken yazdıkları mail ile geri dönüş yapacağım. (mail adresinizi doğru yazmayı aman unutmayın)
Sonrasında kartpostallarınız verdiğiniz adreslere hızlıca yola çıkacak…
Özetliyorum;
- İki Satır ve Çay Aşkı Facebook ve instagram sayfalarından dilediğin 2 tanesini beğen,
https://www.facebook.com/ikisatirstationart veya https://www.instagram.com/ikisatir/
https://www.facebook.com/cayaski veya https://www.instagram.com/cayaski/
- Bu yazıya yorum olarak kalbinden geçen birisine iki satır kartpostal notunu yaz,
- Daha çok kişiye ulaşsın diye ”istersen” yarışmayı sayfalarında paylaş.
İşte bu kadar:)
İki Satır hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak ve kartpostallarını incelemek için sizi şuraya alabiliriz.
Yaşasın Çayın ilhamı ile yazılanlar,
Yaşasın İki Satır ile mutlu olan kalpler!
Bir fethin şahane itirafları gibi,
Beklemesi meâlsiz insanlar tanıdım.
Özledim bana iyi gelen gözlerini,sözlerini,ellerini daha çok bekletme beni canımın içi ….
Sonra belki çay içeriz
Şansımız varsa yağmur da yağar
Damlalara huzur yükleme oynarız
Güzel şeyler olur belki
Sen gel bence…
Lale Müldür
“Sen tomurcuklarımın can suyu,
üzerime damladıkça her sabah
Ben yepyeni çiçekler açarım
Daha önce hiç görülmemiş güzellikte”
Hakikaten ne zamandır sana iki satır bişey yazamadım. Bazen oturup düşünüyorum aslında; alsam kalemimi elime, hemen yanına da iliştirsem taze demlenmiş çayımı şöyle en ince bellisinden bardağımla…
Ne yazsam, ne anlatsam diye düşünürken çayımdan bir yudum alıyorum. İşte o anda bütün kelimeler bi anda belki de benim için dünyanın en anlamlı cümleleri olma hevesiyle kalemimin mürekkebine dökülmek istiyor. Ancak ne gönlüm elveriyor yazacaklarıma ne de kalemim.
Ve sonra çayımdan bir yudum daha alıyorum ve dalgaların sesine bırakıyorum kendimi…
Sevdiğim,
Nice vakit oldu ki ellerini tutmaya hasretim. Gözlerine bakmak daima fotoğraflardan mümkündür. Kahvenin köpüğü de çayın demi de ikimiz için halbuki, özlediğim ‘biz’ için. Biz ki yağmur memleketinin evlatlarıyız, sabreylemek yakışır kırlara, kırlardaki şarkılara.
Şöyle aşkla bir çay demle şimdi, hemen sonra bakır cezvede bir kahve köpürt. Bir tulum ezgisi çınlasın bahçemizde. Çaylıkların tepesine konmuş evimize kur buluşmamızı.
Geleceğim, bekle beni, ortalık ağarırken bekle, kimseler beklemezken bekle beni.
Beklemek yazgımız olmuş. Bir yudum al çaylıklardan, bekle beni.
Laz oğluma hasretle…
Sevginin göze görünen şekli ‘bir bardak çay’a bakıp seni anımsadım… Satırları taradım hakkında bir katre daha bilmek için… Esbak-ı İsmail Paşa! Var olaydın da bir muhabbet açsaydık seninle sevgiden. İçinden geleni anlatsaydın ben dinleseydim. Bir demliği devirseydik de, daha söylenecek yığınla cümle kalsaydı sevgi üzerine…
Sevgili Behiyem…seninle beraber büyüdük…ne olduda ayrı düştük şimdi..en fazla çayın dumanı kadar ayrı kalırdık..şen kahkahalarımız yüzünden az fırça yemedik genç kızlık zamanlarımızda..derken evlendik..bende 2, sende 3 çocuk oldu..birde hayatın sana süprizi olan görümcenden yadigar bir evlat daha eklendi çocuklarına..hayat sana biraz hoyrattı sanki..biliyorum ki şimdi bir araya gelsek hiç ayrılmamışız gibi tekrar kahkahalara başlarız, ama biraz buruk çalar bu sefer..seni çok özledim canım dostum
Sen düşünce aklıma, sogumus çayım.. Gerisini sen anla..
Ve ben bir çayda sana söylerdim amma sen onu da sogutursun ve bekleyen çay sogur acır yarim..
Sevdiğim,
Gecenin bir vakti, doğrudur. Minik çay bardaklarıyla bölüşelim hasretimizi diye kıvrıldım yamacına. Sıcak sıcak tazeleyelim sohbetimizi diye sarıldım kollarına.
Şöyle kemençe yanıklığında derin ve dinlendirici ve de coşkun ırmaklarca kıpırtılı olsun kucaklaşmamız.
Her satırda seni düşlemek emektir, şimdilerde bekleyişler daha da kıymetlenmişken hele ki. Hele ki bekleyişler de emektir. Bu kart emeğin neticesidir. Dilerim desenlerine yakıştırabilmişimdir sözcüklerimi.
Sevdiğim,
Öyleyse günümüz kutlu olsun, biz kadınların günü…
sadakat, umut, sabır.
Beklemelerimin mayasıdır. Ortalık ağarırken bekle beni. Demlice bir çay doldur, bir sohbet kur geceyle birlik.
Sevdan.
Bazı sevdalar vardır ya hani her bakısında çarpan kalbin şahidin olur sevdana, huzuru bulmak zordur ya hani ona sarildigin an huzuru bulursun. özlemek de zor iste kavusmasını beklersin ya kocaman hasretinle, yanındayken bile doyamazsin gözlerine, sözlerine sende öylesin iste her zaman yüregimi ısıtan içimde parlayan bi yildiz misali sevdam her gün seninle uyuyup uyanan. sen kendimi kaybetmisken gelip beni kurtaran sevdanla sevdalayan sevdam. yüregim yüreginle çok mutlu aşkınla çok huzurlu kızdırsamda seni kırsamda kalbini eksilmez yüreğimdeki yerin kalbimdeki hasretin. sen sol yanim sen yarınlarima umutsun bitanemsin herseyimsin seni seviyorum gözlerine bakmaya kıyamadiğim adam
Sevgili Dostum…
Uzun zaman oldu, seninle tuzlu deniz kokulu nefis bir manzara eşliğinde iki demli çayın keyfini sürmeyeli..
Dünya’nın derdine tasasına, gamına hazanına veryansın edip , keyfekeder gülmeyeli.
Sonra başımızı mavi gökyüzüne kaldırıp bir Sezen Aksu şarkısı eşliğinde : ” Geçer geçer, daha öncekiler gibi, bu da geçer. Neler neler geçmedi ki?” demeyeli…
Haydi gel dost, çayın demi, denizin mavisi, Akdeniz’in meltemi seni çok özledi…
Sevgilim,
Hangi kağıdı alsam elime kısa..
Yazmaya hangi kalemi seçsem silik,
Ve hangi cümleye başlasam zayıf kaldı..
Aslında diyeceklerim bana uzun, okuyana pek kısa..
Aslında diyecektim ki ‘ çok özledim’ ..